Filmimiz gece vakti altmış yaşlarında bir adamı sürükleyen
kimliği belirsiz bir şahısla başlar. Ertesi gün triportörle bir şatoya gelir.
Triportörün içinden on altı ile on sekiz arasında bir genç çıkar. Şatonun
kapısını tıklatır. Kapıyı yaşlı bir adam açar ve çırak olduğunu öğrendiğimiz
genç yaşlı adama nevaleyi getirdim Mösyö Eduard der. Bunun üzerine Mösyö Eduard eğer nevalelerimiz
bir daha geç gelirse tedarikçi değiştirmek zorunda kalacağız der. Daha sonra uşak olduğunu öğrendiğimiz Mösyö
Eduard ve çırak nevaleleri içeri taşır. Bu arada şatonun kapısı otuz yaşının ortalarında
soğuk ve ciddi mizaçlı bir kadın açar. Adının Caroline olduğunu öğrendiğimiz
kadın çırağa aşağılayıcı bir bakış attıktan sonra çırağa geç kaldın şayet
tekrarlanırsa işinden olursun der. Bunun üzerine çırak Matmazel Caroline’e
anlaşıldı matmazel bir dahaki sefere icabına bakacağım iyi günler dedikten
sonra gider.
Üstü açık arabayla yolda ilerleyen otuz yaşlarında sarışın
bir adam olan Jack isimli bir adam ve Elisabeth isimli kadınla ilerler. Sarışın
kadın umarım Blanche ve Gerard yolu bulabilir der. Bunun üzerine sarışın adam
sarışın kadına senin yaşadığın bahsi geçilen ünlü şatoyu görmek için sabırsızlanıyorum
der. Öğle yemeği esnasında soğuk mizaçlı
kadın yetmişlerin sonlarında olan adama üzgün görünüyorsunuz Bay Shinton der. Bunun
üzerine Bay Shinton Bay Baljon’un ölümü beni derinden etkiledi der. Matmazel
Caroline Bay Baljon’un ölümü içimizde büyük bir boşluk açtı der. Bay Shinton Caroline’e
bu arada yeğeni gelecek değil mi deyince Caroline evet nişanlısı ve
arkadaşlarıyla beraber gelecekmiş yine de bu durumda şatonun içinde yabancı
insanların olması hoşuma gitmiyor der. Bay Shinton benimde gitmiyor ama vasiyet
bu okuması için geldiler parti için değil der.
Bunun üzerine Caroline Bay Shinton’a o gençler böyle trajik olaylardan
anlayabilecek kapasitede değiller dedikten sonra Bay Shinton’a Bay Baljon ile
yakın mıydınız diye sorar. Bay Shinton Bay Baljon ile yıllar süren bir
hukukumuz var hala gittiğine inanamıyorum der.
Bunun üzeri Caroline Bay Shinton’a adaletsiz bir Dünya’da yaşıyoruz iyi
olanlar her zaman erken gidiyor der. Bay
Shinton vasiyetnamede şato hakkında ne yazdığını merak ediyorum der. Bunun üzerine
Caroline evet noterde görmüştük Bay Baljon’un en değer verdiği mülk olduğunu
biliyoruz der. Bay Shinton umarım yeğeni Bay Baljon’un isteklerine saygı duyar.
Bunun üzerine Matmazel Caroline amcasının isteklerinin yerine gelmesini
sağlayacağım ama yine de şatonun bakıcısıyım der.
Jack nişanlısına iki koltuklu arabaları seviyorum başka
birisini almıyoruz deyince nişanlısı Elisabeth umarım bunları Gerard ve Blanche
duymaz der. Bunun üzerine sarışın adam nişanlısına seninle yalnız kalmak her
şeye değer der. Akşam olduğunda Elisabeth ve nişanlısı Jack Bay Baljon’un
şatosunda akşam yemeğine otururlar. Bay
Shinton bu akşam olduğundan da karanlık deyince Matmazel Caroline haklı
olabilirsiniz Bay Shinton karanlığın sebebi fırtına olmalı elektrik aksamının
bakılması gerek biliyorsunuz şato eki bu sebepten dolayı Bay Baljon şatoyu
elden çıkarmak istiyordu şatoyu restore etmek servete mal olacaktı der. Bunun
üzerine Blanche antika eşyalarının en büyük hayranlarından birisinin en büyük
hazinesini satmak akıl kârı değil der ve sevgilisi Gerard katılıyorum diyerek
Blanche’ın fikrini destekler. Bu arada
başka bir yerde bir grup genç barda dans ederek kurtlarını döker. Daha sonra
Cinzia isimli siyah saçlı yirmilerinin ortasında genç kadın bara gelir ve
Joseph adlı işletme sahibine duydun mu Bay Baljon’un mirasçısı gelmiş der. Josesph haberim olmadı der. Bunun üzerine
kadın birdenbire bir şato buldu artık koca bulması artık zor olmaz der. Daha
sonra telefonla birisiyle konuşur ve telefondaki şahsa tamam canım geliyorum der. Bu arada Cinzia’yı bakışları ile kesen adam
Cinzia’ya senin nişanlın çok şanslı deyince Cinzia adama nişanlım hem şanslı
hem de aşırı kıskanç deyip hesabını ödeyip bardan çıkar.
Jack bu şatonun satışını aceleye getirmeyelim nişanlım
Elisabeth amcasının vefatı ile kalan tek akrabasını kaybetti ve şu anki
durumunda şatoyu satması mümkün değil der. Matmazel Caroline Jack’e
endişelerinizi anlıyorum lakin bilmediğiniz bir hususu belli edeyim Bay Baljon
sürekli şatoyu elden çıkarmayı söz ediyordu ölmeden önce şatonun satışı ile
ilgili planlar yapıyordu der. Bunun üzerine Bay Shinton Bay Baljon’un
niyetlerini bana anlatmaması epey ilginç kendisi bu şatoya çok bağlıydı der. Bunun
üzerine Elisabeth amcam şatoyu satmak istese bana bahsini ederdi der. Caroline
Elisabeth’e ama burada değildiniz deyince Elisabeth yine de amcam bir mektup
yazarak niyetini söylerdi Bay Shinton amcam bana yazmış mıydı diye sorar. Bunun
üzerine Matmazel Caroline Elisabeth’e benim sözlerimi sorguladığınıza dair
şüphe duymaya başladım amcanızın sizi planlarına dâhil etmesinin sebepleri
vardı der. Bunun üzerine Elisabeth ailem
öldükten sonra amcam benim vasim oldu ve benimle ilgilendi şayet şatoya niyeti
olsaydı bundan ilk benim haberim olurdu deyip ağlamaya başlar. Bunun üzerine
Jack Elisabeth amcasının ölümüyle çok sarsıldı bu nahoş muhabbeti kesersek iyi
olur dedikten sonra bütün herkes yemek odasından çıkar.
Matmazel Caroline Eisabeth’e sizi odanıza götüreyim deyince Elisabeth
gerek yok ben çocukken kaldığım odada kalmak istiyorum der. Bunun üzerine Caroline Elisabeth’e durun bekleyin
der ama Elisabeth odanın kapısını açar. Odaya giren Elisabeth elli tekerlekli
iskemleye bağlı aklı gitmiş bir kadınla göz göze gelir ve korku içinde odadan
çıkar. Korku şaşkınlık içerisinde Caroline’ye kim bu kadın sorar. Matmazel
Caroline Elisabeth’e söyleyemediğim için mahzur görün o odada Jeanette kalıyor
der. Duydukları üzerine daha da şaşıran Elisabeth Matmazel Caroline’ye ama
Jeanette hayat doluydu deyince lafa karışan Jack Jeannette’de kim diye sorar.
Elisabeth amcamın sekreteri kaza geçirmişti öldüğünü sanmıştık der. Bunun
üzerine Caroline zavallı Jeanette geçirdiği kaza sonrası hem bedeni hem de
zihni hasar aldıktan sonra amcanız Bay Baljon Jeannette’in bakımını üstlendi
der. Bu arada Jeannete konuşmaları anlar gibi dinlediğini anlarız. Gece
olduğunda Matmazel Caroline odasında parfüm sürüp saçlarını tararken içeri
kimliği belirsiz birisi girer ve Matmazel Caroline ile yiyişir
Sabah olduğunda biri yaşlı biri genç iki adam şatonun dış
duvarına sıva yaparken yaşlı olanı el arabasıyla saksı taşıyan yetmiş
yaşlarında bir adamı görür ve genç duvar işçisine yaşlı Andree Bay Baljon’un
ölümüne tek üzülen kişi o dedikten sonra genç ameleye arabasını al diye
buyurur. Genç amele yaşlı Andree’in yanına gelip el arabasını alabilir miyim
diye sorar. Bunun üzerine Andree saksıları indireyim dedikten sonra el
arabasını genç ameleye verir. Yaşlı Amele Andree’ye mirasçılar geldi mi diye
sorar. Andre Bay Baljon’un yeğeni Elisabeth geldi kızı çocukluğundan beri
tanırım şimdi büyümüş nişanlısı ve diğer iki arkadaşıyla beraber gelmiş der. Daha
sonra yaşlı amele işimiz bitti faturayı kime bırakıyoruz diye sorunca Andree şu
anda kimse yok herkes vasiyetnamenin okunması için avukata gitti der. Bunun
üzerine yaşlı amele paramız ödenirse sorun olmaz deyip genç ameleyle beraber
gider.
Şato içinde vasiyetnameyi okuyan avukat birçok
vasiyetnamenin aksine bu durum epey belli Bay Baljon yeğeni Elisabeth’i tek
mirasçısı olarak belirlemiş konu hakkında söylenecek bir şey yok der. Elisabeth
avukata teşekkür edince avukat Elisabeth’e rica ederim görevim iki gün
içerisinde miras ile ilgili evraklar yollanacaktır der. Daha sonra Elisabeth bu
şatoyla canı gönülden ilgilenen Matmazel Caroline’ni yanımızda tutmayı
planladığımızı belirtmek isterim diyerek Caroline’ye laf sokar. Bunun üzerine Matmazel
Caroline Elisabeth’e teklifiniz için teşekkür lakin böyle işleri aceleye
getirmemiz gerekir der. Lafa karışan avukat Elisabeth haklı Bay Baljon’un
açıkça vasiyetnamesinde belirtiği gibi Bay Baljon Matmazel Caroline’nın şato
ile ilgilenmesini belirtmiş der. Daha sonra avukat Elisabeth’i tebrik edip
şatodan ayrılır.
Öğle vakti Elisabeth ve Jack ormanda gezinirken elinde
tüfeği plan bir şahıs arkalarından durun nereye gidiyorsunuz deyince Elisabeth
ve Jack arkalarını dönerler. Bunun üzerine eli tüfekli şahıs sizi korkuttuysam
özür dilerim ama bataklığa doğru gidiyordunuz der. Bunun üzerine Elisabeth
amcam burada bir bataklık olduğunu hep söylerdi teşekkür ederim mösyö deyince
tüfekli şahıs adının Reynaud Paul Reynoud olduğunu söyler. Daha sonra Paul
Elisabeth’e sizinle komşu olduk bende şuradaki evin sahibiyim der. Elisabeth Paul’a
güzel bir evmiş deyince Paul sizin haşmetli şatonuzun yanında hiç kalır der. Bunun
üzerine Jack Paul’a şatoyu satın almak istemiştiniz değil mi diye sorar. Bunun
üzerine Paul evet ama nasıl öğrendiniz diye sorunca Jack rahmetli Bay Baljon’un
bakıcısı Matmazel Caroline söylemişti der. Paul Jack’e umarım Matmazel Caroline
şato için ne kadar teklif ettiğimi söylemiştir der. Bunun üzerine Elisabeth bu
konuyu açmak için biraz erken zaten elimize gerekli evraklar geçmedi başka bir
sefer bu konuyu konuşuruz der. Paul pekâlâ dedikten sonra Jack ve Elisabeth’in
yanından ayrılır. Şatonun arazisinde dolanan iki sevgili resim çizmekle uğraşan
Cinzia ile karşılaşır. Cinzia Elisabeth’e Bay Baljon’un yeğeni olmalısın
deyince Elisabeth Cinzia’ya nereden bildiniz diye sorar. Cinzia küçük yerlerde
haberler tez duyulur der. Bunun üzerine Elisabeth Cinzia’ya Londra’dan yeni
geldim misafirim olursan çok sevinirim dedikten sonra Cinzia’ın yanından
ayrılır.
Akşam olduğunda Bay Shinton artık burada yapabileceğim bir
şey kalmadı diğer işlerimle ilgilenmek için Londra’ya gideceğim der. Bunun üzerine
Elisabeth Bay Shinton’a fikrinize karışmak gibi olmasın ama şatonun satışı için
kalıp önerilerde bulunmazını isterdim der. Bay Shinton Eisabeth’e niye şatoyu
satmayı düşünüyorsun paraya mı ihtiyacın var diye sorunca Elisabeth konu para
meselesi değil amcamın gerçekten şatoyu elden çıkarmak istediğini ve dün Jack
ile Paul Reynaud adlı bir beyle tanıştık der. Konuşmasına devam eden Elisabeth
Bay Reynaud amcama şato satışı ile ilgili bir teklif sunmuş ve amcamda teklife
olumlu gözle bakmış der. Bunun üzerine
Bay Shinton Elisabeth’e bu amcanın istediği şey değildi der. Şaşıran Elisabeth
ama o zaman Bay Reynaud niye Matmazel Caroline’nin dediklerinin aynısı söyledi
der. Bunun üzerine Bay Shinton
Elisabeth’e bilmiyorum ayrıca anlamadım belki bazı evraklara göz atınca amcanızın
aslında satmak istemediğine anlarsınız der. Elisabeth Bay Shinton’a pekâlâ o
zaman siz ve amcamın satış konusunda ne bildiğinizi anlatırsanız minnettar kalırım
der. Bay Shinton tam aksine bakıcı bir şeyler buldu der. Bunun üzerine
Elisabeth Bay Shinton’a tabi bu konuda daha çok bilgi sahibisiniz ama bu konuyu
uygun bir zamanda konuşsak daha iyi olur der ve Bay Shinton ile Elisabeth
odalarına çekilir.
Gece olduğunda kimliği belirsiz bir şahıs Bay Shinton’ın
odasına girip masadaki belgeleri karıştırır. Kimliği belirsiz şahıs aceleyle
masadaki belgeleri karıştırırken masa üstündeki eşyaların düşmesine sebep olur.
Duyduğu seslere uyanan Bay Shinton kimliği belirsiz şahsa sen kimsin ne
istiyorsun deyince kimliği belirsiz şahıs Bay Shinton’un gırtlağına yapışır. Bu
arada Jeanette Bay Shinton’un odasından gelen seslere kulak kabartır ve kapı
aralığından kimliği belirsiz şahsın Bay Sinton’ı sırtlayıp taşıdığını görür.
Aynı esnada Elisabeth gördüğü kâbuslar yüzünden yatakta dönüp dururken çakan
şimşek sesiyle aniden kalkar. Tekrar uyumayı deneyen Elisabeth birdenbire pencereden
çıkan kocaman dal Elisabeth’i odadan korkuyla kaçmasına sebep olur. Elisabeth
koridorda korku içinde Jack’e seslenir. Jack Elisabeth’e ne oldu diye sorunca
Elisabeth Jack’e odamın penceresi birdenbire açıldı diye cevap verir. Bunun üzerine Jack Elisabeth’e rüzgârdan bir
dal parçası pencereden girmiş ama odada kalma pencere kırık der. Bu arada bakıcı
Matmazel Caroline odasından çıkıp neler oluyor diye sorar. Jack mühim bir şey
yok bir dalın azizliği der. Bunun üzerine Matmazel Caroline Elisabeth’e bir şey
oldu mu iyi misiniz diye sorunca Elisabeth iyiyim teşekkür ederim der. Jack’in gece vakti normal kıyafetlerle
durması Matmazel Caroline’nin ilgisini çeker ve Jack’e gece vakti ne
yapıyorsunuz diye sorar. Jack yazılarımla ilgileniyordum vaktin geçmesine yardımcı
oluyor der. Bunun üzerine Matmazel Caroline Jack’e tatilde bile çalışır mısınız
diye sorunca Jack gazeteciliğin tatili olmaz diye cevap verir. Daha sonra
kimliği belirsiz şahıs bilinçsiz olduğu aşikâr olan Bay Shinton’ı sırtına alıp
şatonun dışına taşır. Bu arada Cinzia ise gizlice şatonun altında bulunan
dehlize girip detektörle bir şeyler aradıktan sonra dehlizden çıkar.
Ertesi gün resim yapan Cinzia çantasından telsiz çıkartıp
birisi veya birileri ile bağlantı kurmaya çalışır ama ava çıkan Paul Reynaud’u
görünce telsizi aceleyle çantasının içine koyar. Daha sonra çalılardan gelen Paul’a beni
korkutunuz Mösyö Reynaud der. bunun üzerine Paul Reynaud üzgünüm sizi ilham
aldığınız sırada korkutmak istemezdim der. Cinzia çok şakacısınız Mösyö deyince
Paul şaka yapmıyorum resimleriniz beni epey etkiledi der. Bunun üzerine Cinzia gerçekten mi ama benden
söz etmeyelim sizi son zamanlarda buralarda pek görmüyorum der. Lafı değiştirmek
isteyen Paul gerçekten yaptığınız resmi beğendim deyince Cinzia Paul’a sizde
soruları cevapsız bırakmada iyisiniz der. Bunun üzerine Paul Cinzia’ya benim
gibi bir adamla ilgilenen bir kadının sorularını cevaplayamadığım için özür
dilerim der. Cinzia Baljon şatosunu almak isteyen biri şimdi niye böyle davranıyor
diye sorunca Paul doğru ama güzel bir kadının gözlerinde kaybolunca ne
diyeceğini bilmiyor ayrıca bir mülkü satın almam için satılık olması gerek der.
Cinzia doğru ama şatoyu almak için harekete geçtiğinizi sanıyordum ayrıca
şatonun yeni sahibi ile tanıştınız mı satmaya niyeti var mı diye sorar. O konu
hakkında konuştum ama itiraf etmeliyim ki başarılı olamadım bende sizi işinizle
bırakayım der ve gider.
Elisabeth ve arkadaşları Matmazel Ciaudine eşiğinde mahzene
inerler. Matmazel Caroline arkadaş grubuna merdivenlere nem yüzünden ıslak ve
kaygan diye ikaz eder. En sonunda mahzene duvarda açılmış olan deliğe bakıp bu
delik neyin nesi diye sorar. Matmazel Caroline eski bir tünele açılan önemsiz
bir delik diye cevaplar. Bunun üzerine Gerard deliği gösterip burada yaşayan
hayalet burada ikamet ediyordur diyerek espri yapar. Daha sonra Blanche
Elisabeth’e bunları biliyor muydun diye sorunca Elizabeth Blanche’a kesinlikle
bilmiyordum çocukken hiç buraya gelmedim diye cevap verir. Gerard mahzen epey
ürkütücüymüş deyince Matmazel Caroline doğru ama daha korkunçları var dedikten sonra
dört arkadaşı bir odaya sokar. Jack burasıda ne diye sorunca Matmazel Caroline
işkence aletlerin muhafaza edildiği bir oda diye cevap verir. Balmumu
heykelleri gösteren Elisabeth bunlar gerçekten var mıydı diye sorar. Matmazel
Caroline biri hariç hepsi sanal karakterler der. Daha sonra öğle yemeğinde
Matmazel Caroline asırlar önce Robin isimli bir beyzade atalarından birine âşık
olunca işkence ne tesadüftür ki âşık olduğu kişinin adı da Elisabeth idi der. Bunun
üzerine Blanche orta çağda geçen olayları hep korkutucu bulurum deyince Matmazel
Caroline ortaçağda vuku bulan aşklar hep trajik bir sonla biter der. Bunun üzerine Gerard böyle bir aşk yaşasam
efsane olurdum der. Daha sonra Elisabeth lütfen devam edin Matmazel Caroline
der. Konuşmasına devam eden Matmazel Caroline hikâyenin sonunda Robin’in öfkeli
ruhunun bu şatoda dolandığı söyleniyor. Elisabeth alaycı bir tavırla ne güzel
tek eksiğimiz hayalet der. Kâhya Eduard Elisabeth’in yanına gelip sıcak sütlü
konyağınızı hazırlıyım mı diye sorar. Elisabeth Eduard’a içeceğimi yatmadan
getir üşüdüm biraz der. Jack Elisabeth’ neyin var diye sorunca Elisabeth Jack’e
herhalde mahzende soğuk kaptım diye cevap verir. Matmazel Caroline hikâyenin sonunda şatoda
gezinen hayaletin sevdiği kadının adını söyleyerek gezdiğini söyler. Bunun üzerine
Elisabeth Matmazel Caroline’ye hayaletin sevdiği kadının isminin benim ismimle
aynı olduğunu nereden biliyorsunuz ayrıca amcam neden bu hikâyeden bahsetmedi
diye sorar. Matmazel Caroline Elizabeth’e açıkça amcanız sizi korkutmak
istemediğinden söylemedi ama ben gece isminizi duyarsanız korkmamanız için
uyarma amacıyla söyledim der. Bunun
üzerine Elisabeth Matmazel Caroline’ye anlattığınız hikâyeyi gerçek gibi
anlatıyorsunuz diye sorar. Matmazel Caroline hikâyelerde her zaman gerçek payı
yatar Elisabeth Hanım der. Jack Elisabetth’e gördün mü hayatım Matmazel Caroline
seni korumak istemiş deyince Matmazel Caroline tabi ki hayaletlerden korumak
için Jack Bey der.
Jack ile konuşan Elisabeth Jack’e ne garip bir şeyler
hissediyorum ama ne olduğunu anlamıyorum ve Matmazel Caroline bir şeyler
çeviriyor ama ne olduğunu kestiremiyorum hele anlattığı o ilginç hikâye deyince
Jack Elisabeth sence amacı ne olabilir diye sorar. Elisabeth bilmiyorum belki önsezi belki de yorulmuşumdur
ama şu muhakkak ki amcamın şatoyu elden çıkarmanın sebeplerinden biride bu eski
hikâye olabilir der. Bunun üzerine Jack Elisabeth’e sanmıyorum amcan bu tarz hikâyeleri
ciddiye alacak mizaçta biri değildi der. Daha sonra şatonun bahçesinde oturan Elisabeth
bu garip duruma alışmalıyım derken birdenbire gelen ses yüzünden paniğe kapılan
Elisabeth bu neydi diye sorar. Jack korkma yalnızca rüzgâr diye cevap verir. Daha
sonra Jack Elisabeth’e sinirlerin harap olmuş senin der. Bunun üzerine
Elisabeth Matmazel Carolina’nın anlattığı hayalet hikâyesi epey sinirimi bozdu
der. Jack Eliabeth’e bu hayalet hikâyesi mevzusunu ciddiye alma der. Bu arada
kimliği belirsiz adam Matmazel Caroline’nin odasında Matmazel Caroline’ye bu
madde Elisabeth’in akli dengesini bozacak kendisi gerçeklikle hayali ayırt
edemeyecek der. Bunun üzerine Matmazel Caroline ya işe yaramazsa deyince kimliği
belirsiz şahıs Matmazel Caroline’ni sertçe tutup sarsarak planlarımı sorgulama
der. Bunun üzerine Matmazel Caroline kimliği belirsiz şahsa planlarından şüphe
duymayacağım dedikten sonra kimliği belirsiz şahıs ile yiyişmeye başlar.
Gece olduğunda Elisabeth yatağında kitap okumaya başlar ama bir
süre sonra bu işlemi yarıda bırakır ve yatakta tedirgin bir şekilde bekler. Bir
süre sonra Elisabeth yatakta anadan üryan ama sanki bilinçsiz gibi yatarken
nişanlısı Jack eski püskü kıyafetlerle gelip Elisabeth ile yiyişmeye başlar ama
daha sonra bunun şatoda dolanan gizemli adamın Elisabeth’e gizlice verdiği
halüsinasyon sağlayan madde sayesinde olduğunu öğreniriz. Bu arada Elisabeth’in
odasından gelen seslere uyanan Blanche Gerard’ı uyandırıp Elisabeth’in odasın
bir takım garip sesler duyduğunu söyler. Bunun üzerine Gerard Blanche’a hayalet
hikâyesine bayağı kaptırdın deyince Blanche ama gerçekten duydum der ama Gerard
bir şey yapmamayı tercih eder. Sabah olduğunda Elisabeth bahçıvan Andree ile
konuşur. Jeanette hakkında konuşur. Andree Jeannete ile konuşmaya çalıştığını
ama sonuç alamadığını ayrıca köpek bile bağlanmayacak yerde tutulmasına
üzüldüğünü belirtir. Bunun üzerine Elisabeth
Andree’ye eğer Jeanette’yi ziyaret etmem kendisini mutlu edecekse uğrarım ama
kimseye söyleme deyince Andree söylemem Elisabeth Hanım der.
Bahçeye doğru giden Elisabeth sandalyeye oturmuş Jack’in
yanına gider. Elisabeth Jack’e Bay Shinton’a ne olduğunu biliyor musun diye
sorar. Bunun üzerine niye Bay Shinton’a niye bir şey olduğunu düşünüyorsun iş
için gideceğini söylemişti der. Elisabeth ama Bay Shinton hoşça kal demeden gitti
çok garibime geldi der. Bunun üzerine Jack Elisabeth’e adamın işi vardı gitti
bunda garip bir şey yok ki der. Elisabeth
Jack’e her şey çok karmakarışık derken postacı gelir ve Elisabeth’e bir telgraf
verir. Telgrafı okuyan Elisabeth Bay Shinton’ın erken ayrıldığı özür dilediğini
okur ve daha sonra Elisabeth en azından hususi olarak söyleyebilirdi der. Jack
Elisabeth’e en azından Bay Shinton’n başına bir şey gelmemiş zaten en küçük bir
olayda en kötüsünü düşünürsen hayatını cehenneme çevirirsin der. Bunun üzerine
Elisabeth hadi o zaman yemeğe gidelim der.
Lokantaya gelen Jack ve Elisabeth masalarına oturduktan sonra
Elisabeth Bay Shinton hakkında şüpheleri olduğunu açıklayınca Jack Elisabeth’e
Bay Shinton sana şato hakkında bazı evraklar yollayacaktı ama doğal olarak
telgrafla yollamayacaktı der. Daha sonra garson yemek ve içki servisi yaptıktan
sonra Elisabeth Jack’e Bay Shinton’ın yollayacağı evrakların ne hakkında
olduğunu sorar. Jack Elisabeth’e şato hakkında bazı evraklardı ama doğal olarak
bunlar telgraf yoluyla gönderilmeyecek kadar önemli der. Bunun üzerine
Elisabeth acaba evraklar ne hakkında sorunca Jack keşke bilseydim tek bildiğim
Bay Shinton evrakları senin görmen gerektiğini söyledi der. Bunun üzerine
Elisabeth belki amcamın şatoyu satmak gibi bir niyeti olmadığını anlayabilirdik
der. Bu arada yan masada oturan adam konuşulanları dinledikten sonra kimseye
fark ettirmeden lokantadan çıkar.
Mahzene inen Matmazel Caroline gizli bir geçitten kimliği
belirsiz şahısın saklandığı yere girer. Kimliği belirsiz şahıs şatonun içinde
büyük bir miktar uranyum olduğunu yerini keşfettiğini söyler. Matmazel Caroline
misafirler ne olacak diye sorunca kimliği belirsiz şahıs onlardan mümkün olduğu
kadar çabuk kurtulmalıyız bağlantıda olduğum kişiler işleri çabucak halledersek
hayal edemeyeceğimiz yüksek miktarda paraya kavuşacağız der. Bunun üzerine
Matmazel Caroline her şeyi halledeceğiz deyip gider. Daha sonra lokantadan
dönen Jack ve Elisabeth Elisabeth’in gördüğü kâbuslar hakkında konuşurlar. Jack
eğer rahatsız olursan Blanche senin odanda yatsın deyince Elisabeth Blanche’ı
rahatsız etmeyelim ayrıca kendi başıma idare edebilirim der. Daha sonra Jack
ile öpüşen Elisabeth transa geçmiş gibi Jack’in yanından ayrılıp odasına girer.
Daha sonra Elisabeth’in garip davranışlarının sebebinin kimliği belirsiz şahsın
verdiği zihin bulandıran ilaç olduğunu anlarız. Aldığı ilacın etkisiyle Elisabeth
Jack ile deliler gibi yiyiştiğini sanır.
Ertesi gün Elisabeth ve Cinzia muhabbet ederken Elisabeth
Cinzia’ya şatoda çok fazla kalmak istemediğini belirtir. Lafa karışan Matmazel
Caroline Elisabeth Hanım ile aynı fikirdeyim geceleri sanki geçmişten gelen
varlıklar cirit atıyorlar sanki der. Bunun üzerine Cinzia Matmazel Caroline’ye
bu tür eski mekânlarda böyle rivayetlerin olduğunu duymuştum der. Bunun üzerine
Elisabeth belki bir alıcı çıkar. Cinzia belki benimle konuşan beyefendinin şato
hakkında vardır deyince lafa karışan Elisabeth adamın adını hatırlamaya
çalışır. Matmazel Caroline adamın adının Paul Reynaud olduğunu söyler. Bu arada başka bir odada Gerard ve Jack
konuşurlar. Gerard Jack’e bu şatoda bir şeylerin döndüğünü kabul etmelisin der.
Bunun üzerine Jack evet ama ne deyince Gerard Jack’e senin yerinde olsam
harekete geçerim der. Bunun üzerine Jack o zaman köşeye sıkıştığımız
anlaşılabilir zaten buraya geldiğimizden beri Elisabeth’e şatoyu satması
konusunda gizliden gizliye baskı yapılıyor der. Bunun üzerine Gerard Elisabeth
yaşadığı stres yüzünden huzursuz neden onu alıp gitmiyorsun deyince Jack
yapamam kocası değilim der.
Bahçeye çıkan Jack uşak Eduard ile karşılaşır. Uşak Eduard
Jack’e uyku mu tutmadı Jack Bey diye sorar. Jack evet babamın bir lafı vardı
uykuyu getirmenin en iyi yolu uzun bir yürüyüştür der. Bunun üzerine uşak
Eduard akıllıca bir öğüt Jack Bey güzel yürüyüşler der ve Jack’in yanından
ayrılır. Kâhya Andree’in yanına giden nasıl gidiyor diye sorar. Kâhya Andree
nasıl olsun beyim işim hiç bitmiyor ayrıca şu köpek rahatsız edici olmaya
başladı hiçbir şey yememeye başladı der. Jack bende fark ettim sürekli havlayıp
duruyor der. Kâhya Andree mozolenin
orada takılıyor hayvanlar konuşabilseydi anlatacak çok ilginç hikâyeler
anlatabilirdi der. Daha sonra köpek
kalkar ve gider. Bunun üzerine kâhya Andree Jack’e işte yine şapel kapısına
gitti deyince Jack bunun bir nedeni olması gerek der. Elisabeth konyaklı sütünü
içerken aniden gelen ses sayesinde korkar ve elindeki fincanı düşürür. Daha
sonra uykusu gelmeyen Elisabeth kitapları karıştırırken kimliği belirsiz şahıs Elisabeth’i
etkisiz hale getirir. Daha sonra kimliği belirsiz şahıs Eiisatbeth’i
kucaklayarak dehlize indirir ve gizli bir bölmeye sokar. Gizli bölmede iki tane
cübbeli adamla beraber Elisabeth’i bağlarlar. Daha sonra Matmazel Caroline
gizli bölmeye iner ve cübbeli adamlara el işaretiyle Elisabeth’i
kamçılamalarını emreder. Cübbeli adam bir süre Elisabeth’i hunharca kamçılar
Matmazel Caroline bir süre sadist bir
zevkle Elisabeth’in kamçılanmasını seyrettikten sonra el işaretiyle kafi
derecede kamçılandığı belirtir. Daha sonra cübbeli adamlar kor ateşte
kızdırdıkları demirleri Elisabeth’e sokarlarken Elisabeth çığlıklar atmaya
başlar ve korku içinde yataktan kalkar. Daha sonra Elisabeth’in odasına orta
çağ kıyafetli çürümüş deriye sahip şahsı görür ve bayılır.
Ertesi gün Jack bu meseleyi daha ne kadar abartacaksın
deyince Elisabeth Jack’e yalvarırım konuyu kapat burada yaşamaya katlanamam
der. Daha sonra salona gelen Matmazel Caroline beni çağırmışsınız Elisabeth
Hanım deyince Elisabeth seni Mösyö Reynaud’u çağırmanı onunla şu satış olayını
konuşmak istiyorum der. Matmazel Caroline pekâlâ Elisabeth Hanım ben Eduard’ı
çağırayım dedikten sonra Eduard’ın odasının zilini çalar. Salona gelen Eduard
arzunuz nedir diye diye sorunca Matmazel Caroline Mösyö Reynaud’a gider misin
onunla mühim bir konu hakkında konuşacağız der.
Eduard tam giderken Matmazel Caroline bir saniye Eduard kasabaya da
uğrar mısın erzak alınması gerek der. Eduard gidince Mösyö Reynaud bu saatlerde
hep evinde olur. Daha sonra Jack Elisabeth’e benim gazeteye telgraf çekmem
gerekiyor kasabaya gitmem gerek der ve şatodan çıkar. Şatonun bahçesinde bahçıvan
Andree ile laflar. Bahçıvan Andree Jack’e bahçede hayalet gibi bir şeyin
doladığını söyler ama Jack denilenlere gülüp geçer. Jeanette’in odasına giren
Elisabeth Jeanette’ye buradaki gizem beni yiyip bitiriyor korkunç kâbuslar ile
başa çıkacak takastım kalmadı her şey Matmazel Caroline’nin anlattığı korkunç
hayalet hikâyesiyle başladı der. Bunun üzerine Jeanette bir kâğıda güvende
değilsin seni öldürmek istiyorlar yazar. Yazılanları gören Elisabeth
Jeannete’ye uyardığın için teşekkür ederim der ama konuşmalarının Matmazel Caroline
tarafından gizlice dinlendiğinin farkına varmaz.
Jack ve Andree kasabada bulunan lokantaya gelirler ve
lokantada sürekli Jack ve Elisabeth’i gözetleyen adam tarafından göz hapsine alınır.
Jack ve Andree’in masasına gelen lokanta sahibi Joseph Andree’ye uzun zamandır
gelmiyorsun özletin kendini der. Bunun üzerine Andree Joseph’e yol uzun bende
çok yaşlandım deyince Joseph Andree’ye öyle deme bizi cebimizden çıkartırsın
der. Jack Joseph’e Mösyö Reynaud’u tanır mısın diye sorar. Joseph Mösyö Reynaud
‘un etliye sütlüye karışmadığını ama fazlasıyla ketum biri olduğunu belirtir. Daha
sonra Joseph’in çırağı gelip erzakları şatoya götüreceğim deyince götür der.
Daha sonra Joseph Eduard’ın uzun süredir kasabaya uğramıyor iyi mi acaba diye
sorar. Joseph’in konuşması nedeniyle meraklanan Jack Joseph’e Eduard’a ne
olmuştu diye sorar. Joseph haftalar önce bir kaza geçirmişti kanca elini boydan
boya deşmişti kanamayı durduramayınca doktora götürdük o gün bugündür
görmüyorum görürseniz selamlarımı illetin der.
Bunun üzerine Jack Joseph’e doktorun adresini verir misin deyince Joseph
yolun sonunda tabela var oradan bulursun der. Jack Andree’ye benimle mi
gelirsin yoksa kendin mi gidersin diye sorunca Andree ben yürüyerek giderim
diye cevap verir. Bunun üzerine sürekli Jack’i göz hapsine alan adam Jack
gidince şatoda gezinen kimliği belirsiz şahsı arar ve kimliği belirsiz şahıs
adama Jack’in icabına bak emri verilir.
Doktorun yazıhanesine giden Jack doktora Eduard hakkında
soru sorar. Doktor Eduard’ın mühim bir durumu yoktu eli kesilmişti bizde eli
dikip bandajladık ama dikişlerini şimdiye kadar aldırması gerekiyordu der.
Bunun üzerine Jack Doktorun elini sıkıp teşekkür ederim diyerek doktorun
yazıhanesinden çıkar. Şatoya doğru yola çıkan Jack’in aracı Jack ve diğerlerini
lokantada göz hapsine alan adam tarafından engellenir. Adam Jack’e benimle şayet bir aptallık
etmesen bir şey olmaz der. Jack adama araba kapısıyla vurduktan sonra adamın
elindeki tabancayı atar. Daha sonra Jack adamla bir süre yumruklaşır ve bir
süre sonra adamı etkisiz hale getirir. Bu arada kimliği belirsiz şahıs
Jeanette’nin ağzını kapar ve tekerli sandalyesini itip balkona çıkarttıktan
sonra balkondan atar. Jack şatonun önünde Paul Reynaud’un arabasının önünü
keser. Arabadan çıkan Paul Reynaud Jack’e hayırdır diye sorar. Jack Paul Reynaud’a
size bugün satış işlemi olmayacak Elisabeth bu öğlen şiddetli bir migren krizi geçirdi
der. Bunun üzerine Paul üzüldüm durumu iyi mi diye sorar. Jack Paul’a sabaha
kadar dinlenirse hiçbir şeyi kalmaz der. Paul Jack’e Elisabeth hanıma
selamlarımı iletirseniz sevinirim dedikten sonra gider.
Mozole etrafında bulunan köpeğe sahibinin nerede diye soran
Jack köpekle beraber mozole içine girer. Köpek Bay Baljon’un mezarının önünde
garip hareketler sergileyince Jack mezar duvarını kırmaya başlar ve duvar kırılınca
Eduard’ın çürümüş cesedi çıkar. Daha sonra
gizli laboratuvara giren Jack bir sürü deney malzemesi, kıyafet ve lateks
maskeler görür. Gördüklerini incelemeye başlayan Jack arkasını döndüğünde
Cinzia ile karşılaşır. Cinzia Jack’e gizli polis olduğunu şatonun altında uranyum
yatağı olduğunu söyledikten sonra Jack’e yukarı çık benim bir takım evrakları
bulmaya çalışacağım der. Yukarı çıkan Jack Eduard ile karşılaşır Jack Eduard’a
elin nasıl deyince Eduard iyi cevabını verir. Eduard’ın elini kontrol eden Jack
elin tertemiz olduğunu anlayınca sen sahtekârsın der. Bunun üzerine sahte
Eduard Jack’e saldırır ve ikili arasında yumruklar ve kılıçlar konuştuktan
sonra Jack sahte Eduard’ı etkisiz hale getirir. Sesleri duyan Gerard, Blanche,
Elisabeth ve Matmazel Caroline salona gelir. Daha sonra Cinzia salona gelir ve
sahte Eduard’ın uluslararası bir suçlu olan Stephane Barkos olduğunu şatoda
fark edilmeden operasyonlarını sürdürmesinin sebebinin Matmazel Caroline’nin işbirliği
sayesinde olduğunu belirtikten sonra Bay Shinton’ın cesedinin şatoya yakı bir
su birikintisinde bulunduğu söyler. Bu arada tam Stephane saldıracakken köpek
gelip Stephane’ın üzerine atlar ve Stephane’ın ölmesine sebep olur. Daha sonra Barkos’un Eduard maskesini kaldıran
Jack Barkos’un aslında Paul Reynaud olduğunu öğrenir. Ertesi gün Elisabeth Jack
şatoda tek başına ne yapacağına karar veremeyeceğini açıklayınca Jack tek
başına olmayacaksın der. ve film biter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder